Güncel
Sonra “Yenikapı ruhu”ndan kopuşlar üzerine karşılıklı suçlama günleri geldi - Ahmet Taşgetiren
"Yenikapı Ruhu” heyecan uyandırmıştı. Milli meseleler söz konusu olduğunda parti ayrımı gözetilmeksizin el ele veriliyordu. Söz konusu olan vatansa gerisi teferruattı.
Sonra “Yenikapı ruhu”ndan kopuÅŸlar üzerine karşılıklı suçlama günleri geldi.
Aslında bu suçlamalar bile, en azından iletişimin kopmasından dolayı toplumda oluşacak tedirginliğin yabana atılmadığı hissini verme ve vebali ötekine yükleme çabasıydı.
Bizim toplumumuzda parti farkları kabul ediliyor ama bir yerde parti farklarının aşılması arzusu da devreye giriyor. Ortak acılar, ortak davalar, milli meseleler, vatan savunması vs... Milli maçlarda kulüp renklerinin aşılması da bununla ilgili, şehide hep birlikte gözyaşı dökmek de, şehit cenazesi arkasında yan yana saf tutmak da.
44 kiÅŸinin hayatını kaybettiÄŸi bir kundaklama... Toplumun her kesiminden can kayıpları... Türkiye’yi vuran terör.
Böyle durumlarda iktidar iktidar olarak duramıyor, muhalefet muhalefet olarak... Siyasi her cümle, şehit kanlarını ötelemek gibi anlaşılıyor ve siyaset yapana siyasi vebal yükü yüklüyor.
BaÅŸbakan Binali Yıldırım’ın, BeÅŸiktaÅŸ’taki vahÅŸetin ardından ve her bir ÅŸehit hikayesi için gözyaÅŸlarının sel olduÄŸu bir ortamda “Gelin Çankaya’da memleketi görüşelim” çaÄŸrısı, Ak Parti adına bir siyasi manevra gibi deÄŸil, bir devlet adamı adına “iyi” bir tavır olarak kayda geçiyor.
Toplum olarak bu tür buluşmalar yürekleri teskin ediyor. Toplum, bu buluşmalardaki iletişim dilinin çabuk değişeceğini biliyor ama gene de, zaman zaman liderlerin yüz yüze bakabilmelerini, birbirini dinlemelerini, bir memleket meselesi üzerinde aynı masa etrafında fikir teatisi (alışverişi) yapabilmelerini seviyor. Bu buluşmalarda, Ak Parti - MHP buluşması normal karşılanırken, farklı kutuplardaki partilerin (mesela Ak Parti ve CHP) liderlerinin buluşması daha bir önem kazanıyor.
Ben, BaÅŸkanlık – CumhurbaÅŸkanlık konusunu deÄŸerlendirirken de bu konunun dikkate alınmasının önemli olduÄŸu düşüncesindeyim.
CumhurbaÅŸkanlığı bizde, farklı roller üstlenmiÅŸtir. Bir dönem, millet iradesini, kim adına hareket ettiÄŸi bilinmez bir ÅŸekilde “devlet adına” dengeleme gibi bir rol içinde görüldüğü için, oraya, “devlet adına” hareket edebileceÄŸi düşünülmeyen insanların seçilmesi istenmemiÅŸtir.
Ama o dönemde bile, CumhurbaÅŸkanlığının farklı görüşlerin te’lifi için bir itidal makamı olduÄŸu kabul edilmiÅŸtir. En azından millet nazarında bu kabul açıktır.
Önümüzdeki dönem...
Sanırım ÅŸu doÄŸrudur: CumhurbaÅŸkanlığı, hem yeni sisteme öncülük eden Ak Parti hem de o makamın en net adayı olan Tayyip Bey tarafından, BaÅŸbakanlık’tan daha özel bir statü olarak görülmekte, daha özel muameleye sahip olması gerektiÄŸine inanılmaktadır. Belki BaÅŸbakan’dan daha saygın, daha az dokunulan, daha az tartışılan, daha geniÅŸ halk kitlelerinin kabulüne mazhar olan, devletin başı, milletin birliÄŸini temsil eden... Mesela BaÅŸbakan için normal kabul edilen cedel ortamı CumhurbaÅŸkanı için öngörülmüyor.
Bu tanıma dünkü statüsünde, Sezer’de somutlaÅŸtığı gibi, aykırı tavırlar sergilendiÄŸine tanık olunmakla birlikte, “partiler üstü” tanımlamasının da ilave olduÄŸunu biliyoruz.
Yeni statüde, üzerinde en çok tartışılan ya da Ak Parti’nin en çok hassasiyet gösterdiÄŸi baÅŸlığın “Partililik” olduÄŸu biliniyor.
Tayyip Bey’in CumhurbaÅŸkanı olduÄŸundan beri Ana Muhalefet Partisinin tartışmayı odaklaÅŸtırdığı yerin de CumhurbaÅŸkanı’nın partisi ile iliÅŸkisi olduÄŸu açık. Hatta KılıçdaroÄŸlu’nun hem DavutoÄŸlu’nu, hem Yıldırım’ı sakınır gözükmeyi bir politik dil olarak sürdürdüğü de açık.
Belli ki CHP, yarın “Partili CumhurbaÅŸkanı”nı da kıran kırana cepheye çekmek isteyecek. O zaman liderler zirvesi olacak mı, o kıran kırana süreç içinde diyalog molası verilebilecek mi? Ve soru: Bu konu bir sorun olarak gündeme alınmalı mı? Bence önemsenmeli.
STAR
Henüz yorum yapılmamış.